10 Nisan 2016 Pazar
Bir Garip Yolcu
Dalmışken kendi dünyamdaki bataklığın ortasına, Bir ezan sesi duydum.
Biri geldi, Selamın Aleyküm diyerek
Alyeküm selam dememi beklemeden oturdu, yanımdaki ağacın gölgesine
Ne yapıyorsun pisliğin içinde dedi
Ne pisliği dememi beklemeden çıkardı sigarasını yaktı çakmağını
Altın mı arıyorsun cüzdan mı düştü dedi
Yok ben sadece dedim kesti sözü mü, tebessüm ederek;
Şifa mı arıyorsun sızlayan kemiklerine dedi.
Nereden anladı kemiklerimin sızladığını şakaklarına ak düşmüş bıyığı sigaradan sararmış, elleri nasırlı, şalvarı yamalı, çorabı delik çoban kılıklı adam...
Düşünme beni ne çobanım ne hızır bir garip yolcuyum çelebi evliya torunuyum yolum yolsuzların yolu arayışım hak yolu... Rüyamda gördüm bir peygamber soyu...
Bir ses duydum seyahat ye Resul-Allah diye... Gezdim diyar diyar o sesi bir daha duyayım diye.
Ne anlatıyor bu adam Allah Allah çatık....
Ben konuşurum sen duyma beni dünya hali evlat yaşayanlar görmez beni
Yeter artık çıkma vakti...
Allahım... Ne oluyor... Anne Anne Baba Baba Mehmet Gardaşım Hey kimse yok mu? Sen yardım etsene çıkamıyorum?
Geç kaldın evlat İkinci ezan okunuyor... Eee Ömür dediğin iki ezan değil mi zaten...
02:01 18/03/2016
Etiketler:
betimleme,
deneme,
edebiyat,
hikaye,
kişiselyazılar,
makale,
nazımhikmet,
necipfazılkısakürek,
oyuncu,
öykü,
roman,
sanat,
şiir,
yazar,
yazı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder