27 Mart 2021 Cumartesi

Yolcu

 

Ne zamandır yolda olduğunu bilmiyorum, fakat uzun zaman olduğu belliydi. Yorgun ve susamıştı dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bu dağ başında ne arıyordu acaba…

                Biran durdu. Kuş cıvıltılarını, rüzgârı, birbiri ile konuşan yaprakları dinlendi. Güneşli havalarda toprakla su ile bütünleşen kanatlı dostlarım gibi uzandı toprağa, gözlerini kapattı yüzünde yavrusu kaybeden bir köpeğin kedinin ceylanın kuşun hüznünü vardı. Milyonlara kuşu ağırlayan, gölgesinde yüzyıllardır bizleri bir misafir gibi eden, çınarı ve onun yorgun gövdesinde doğal bir nedenle oluşan bir ini andıran, kovuğunu fark etti. Önce şaşırdı. Yavaş yavaş etrafında gezdi çınarın köklerine dallarına iyice baktı. Sonra kovuktan içeri girdi yuvasına girer gibi…

                Kalabalıkların, toprağı olmayan ağaçları kesilen, gürültü ile hareket eden şeylerin, hep bir telaş içinde koşturan insanların, uzun taş yığınlarının arasından yerden gökyüzü kadar uzaktaki bu yeri sadece ben ve arkadaşlarım biliyorduk insanlar uzaklaştığımız yerdi burası peki bu insan neden gelmişti ne arıyordu burada… Gece olduğunda toplandık arkadaşlarla baykuş gözcülük yapıyor bizde bu insanın neden geldiğini tartışıyorduk. Silahı yoktu simsiyah sakalı, birbirine girmiş saçları, yolda gelişi güzel bulduğu bir sopası, gözyaşlarını biriktiren mistik bir tavrı ile kendinden ağır bir çanta ile yolunu kaybetmiş bir gezgin miydi? Öyle olsa elinde küçük siyah bir şey olur yüksek bir nokta arar o şeyi kulağına götürüdür. Ateş yakar haber vermeye çalışırdı. O geldiyse diğer insanlarda gelir. Belki avcıların önden gönderdiği bir keşifçi, belki bir kaçak suçlu, belki elinde silah yok, fakat çantasında burayı yok edecek fikirleri var bilemezdik.  Herkes fikrini söyledikten sonra onu kokutup kaçırmaya karar verdik…

                Sabah ağacın kovundan çıktığında güneş daha doğmamıştı. Gece çıkardığımız seslerden ve inin etrafındaki izlerden. Daha önce kurda saldıran çakalın ölüsünden korkmadan etrafına baktı. Derin bir nefes aldı, öksürmeye başladı öyle ağır öksürdü ki dizlerinin bağ çözüldü sendeledi. Sonra sanki temiz hava yaramadı der gibi tebessüm edip yürümeye başladı. Orta yaşlı iki kavak boyu kadar yürüdükten sonra su kaynağımızı buldu. Önce içti sonra etrafına baktı sanki bizim onu izlediğimizi hissediyordu. Daha önceleri başka insanlarda görmüştüm bu insan onlara benzemiyordu. Bulduğu bir ağaca cebinden çıkardığı bir ip bağladı geri döndü. Tam tahmin ettiğim gibi bölgesinin belirlemeye başlamıştı. Buraya başka insanları toplayacaktı. Anlamadığım ise başka insanları şimdiye dek ağaçlara zarar verir, dal toplar ve ateş yakardı. Bulduğu bu suya kıyafetleri ile girer içilmez hale getirirdi. Bu insan sadece bakıyordu. Ve geldiğinden beri bize saldırmadı.   

.... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder